Retorik ince bir sanattır. Bu inceliğin ilk farkına varanlardan Aristo bu mesele hakkında bir kitap bile yazmış. Diyor ki; konuşmaya egemen olan üç temel değer vardır: Amaca uygunluk, soyluluk, adalet.
Niye bahsettim şimdi bundan? Çünkü 3 Temmuz’dan bu yana şunu anladım ki bizim yönetim kurulunda retorik sanatının temellerinden haberdar bir Allah’ın kulu yok. Bu kadar burnumuzdan solumamızın, mide ağrıları çekmemizin bir sebebi de bu. Çünkü hislerimize tercüman olma, milyonların kalbiyle dile gelme vazifesini üstlenen yok, bu kadro boşta. Geçici olarak bazı gazeteciler, blog yazarları ve eski futbolcular vs. kerhen dolduruyorlar boşluğu. Ama o da yetmeyince sıkıntı milyonların bünyesine vuruyor.
Hadi retoriği bıraktım aslına bakarsanız ortada bir yönetim de yok, yönetişim de yok, iletişim de yok. Var diyen? Yalnızca amatör sportif faaliyetlere ve bütçe dengesine dönük idare-i maslahat, bir de tabii yazılı bildiriler ve münferit yönetici açıklamaları. Bunlardaki söyleme bakınca da ne Aristo’nun bahsettiği amaca uygunluğu görüyoruz ne bir soyluluk ne de bir adalet arayışı.